El Oyması Çift Başlı Selçuklu Kartalı Tavla Seti

Detay:

Bu El Oyması Çift Başlı Selçuklu Kartalı Tavla Seti, dış tarafinda Selçuklu İmparatorluğu’nun sembolü olan çift başlı kartal oymasi ile görenleri tarihi bir yolculuga çıkariyor.

Dışı:

Sergilenmiş Tasarım: Çift Başlı Selçuklu Kartalı

Çift Başlı Selçuklu Kartalı ttarih boyunca gücü, otoriteyi ve egemenliği simgelemiştir. Bu figür özellikle Orta Asya kökenli Türk devletlerinde ve Selçuklu döneminde yaygın olarak kullanılmıştır. Çift başlı kartalın her iki yöne bakan başları, Doğu ve Batı’yı simgeler; bu, imparatorluğun her iki coğrafi bölge üzerinde de egemenlik kurduğunu ve iki tarafı da koruma altına aldığını anlatır. Aynı zamanda bu sembol, ikiliğin birliğini ve evrensel egemenliği ifade eder.

Sembolün genel yapısı, iki başlı güçlü bir kartal figürü olup, geniş kanatları açık bir biçimde tasvir edilmiştir. Kanatlar, koruma ve gücü simgelerken, kartalın sert bakışları ve duruşu, imparatorluğun gücünü ve caydırıcı niteliğini temsil eder. Bu sembolün çizimlerinde genellikle detaylı tüyler, keskin pençeler ve güçlü gövde öne çıkar. Kartalın iki başı da simetrik olarak işlenmiş, her iki baş da karşıt yönlere bakar, bu da Selçuklu İmparatorluğu’nun genişlemeci yapısını ve egemenlik iddiasını yansıtır.

içi:

Ağaç içine kakma sanatı kullanılarak yapılmış Göktürk İmparatorluğu’nun bayrağında yer alan kurt kafası ve altında eski Türk alfabesiyle yazılmış “Türk” kelimesi, ve orhun alfabesı, hem sanatsal hem de tarihi açıdan derin bir anlam taşır.

Bu eser, Göktürklerin millî sembolü olan kurt figürünü yücelterek, Türklerin köklerine olan bağlılığını ve özgürlük mücadelesini simgeler. Kurt, Türk mitolojisinde rehberlik eden, cesur ve bağımsız bir varlık olarak bilinir ve halkın ulusal kimliğinin bir sembolü olarak yer alır. Eski Türk alfabesiyle kakma sanatı kullanılarak oyulmuş “Türk” kelimesi ise, bu kimliğin tarihsel sürekliliğini ve gururla taşınan kültürel mirası simgeler. Tavlanın iç tarafına işlenmiş olan bu eser, zarif ve ustalıkla işlenmiş ahşap kakmalarla, geçmişten günümüze uzanan köklü bir hikâyeyi ve sanatı bir araya getirir. Hem oyunun oynandığı sırada hem de estetik bir obje olarak bakıldığında, bu sanat eseri, Türk kültürünün tarihî ve sanatsal dokusunu yaşatır.